Uşak Haber - Mikropların kolayca yayıldığı kapalı ortamlarda sık zaman geçirilmesi, soğuyan havanın vücut direncini düşürmesi ve grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarındaki artış nedeniyle, zatürre sonbahar ve kış aylarında daha sık görülüyor. Zatürre günümüzde erken tanı ve tedaviyle vücutta hasar bırakmadan geçebiliyor. Ancak bebekler, küçük çocuklar, bağışıklık sistemi düşük olanlar ve ileri yaştaki kişilerde tedavide gecikildiğinde ciddi solunum sorunlarına yol açabiliyor, hatta hayatı tehdit edebiliyor. Bu nedenle zatürreden korunmak yaşamsal öneme sahip oluyor. Zatürreden korunmak için bazı önemli noktalara dikkat edilmesi gerekiyor.

Göğüs Hastalıkları Uzmanları zatürre hakkında bilinmesi gerekenleri bakın nasıl anlatıyor.

Kendi kendine geçmesini beklemeyin!

Zatürre bir veya iki akciğerdeki hava keselerini alevlendiren bir enfeksiyon olarak bilinmektedir. Hava keseleri sıvı veya irin ile dolmakta, balgam veya irinli öksürük, ateş, titreme ve nefes almada zorluğa neden olabilmektedir. Toplumsal kökenli pnömoniler tüm dünyada hekime başvuruların, tedavi giderlerinin, iş kayıplarının ve ölümlerin önemli bir kısmından sorumludur. Pnömoniler bakteri, virüs ve mantar tarafından akciğerlerde oluşan ve radyolojik olarak görülen enfeksiyonlardır. Tek veya iki taraflı olabilir. Bu mikroplar genellikle soluma yoluyla geçer. Başka kişilerin hapşırması veya öksürmesi sonucu havaya salınan su damlacıkları soluma yoluyla alınabilir ve zatürreye neden olabilir. Zatürre kesinlikle kendi kendine geçmesi beklenmemesi gereken bir hastalıktır. Fizik muayene, balgam, kan tetkikleri ve akciğer filmleri ile hastalığın tanısının konulması sağlanmalı, zaman kaybetmeden uzman kontrolünde tedaviye başlanmalıdır.

Zatürrenin belirtilerine dikkat!

  1. Öksürük
  2. Balgam (bazen kanlı olabilir)
  3. Ateş
  4. Nefes darlığı
  5. Halsizlik
  6. Göğüs ağrısı

İstirahat ve bol sıvı önemli

Bazı kişilerin pnömoniye yakalanma olasılığı daha yüksektir. Bunlar; 65 yaş ve üzeri yetişkinler, 5 yaşından küçük çocuklar, Devam eden astım, diyabet veya kalp hastalığı gibi rahatsızlığı olan kişiler, sigara içenler risk altındadır. Zatürre tanısı konulduğunda öncelikle tedavinin hastanede yatarak mı, yoksa ev ortamında mı gerçekleştirileceğine karar veriliyor. Bu kararda hastalığın ağırlık derecesi, fizik muayene bulguları, röntgendeki yaygınlık derecesi, altta yatan başka bir hastalığın varlığı ve hastanın yaşı gibi kriterler göz önüne alınıyor. Zatürrenin tedavisinde zatürreye neden olan mikrop belirlenir ve ona yönelik antibiyotik tedavisi uygulanır. Antibiyotik tedavisinin yanı sıra; ateş düşürücü, ağrı kesici, balgam söktürücü, bazen de öksürük azaltıcı ilaçlar verilmektedir. Hastaların bu süreçte bol sıvı alması önerilmektedir.

65 yaş üstü daha çok dikkat etmeli

Hastalar çok büyük bir oranda hastaneye yatış olmadan başarılı bir şekilde tedavi olabilmektedir. Fakat 65 yaş üstü, diyabet, böbrek yetmezliği, kalp ve solunum problemleri gibi kronik bir hastalığı olan veya başlanan 3 günlük tedaviye rağmen düzelme olmayan, şikayetleri artan hastaların hastaneye yatarak tedavi olması gerekebilir. Tedavi süresi genellikle 5-7 gündür. Ama bazen 4 haftaya kadar uzayan bir süreç de gerekebilir. Pnömoni gelişen gebelerde bazı tetkikler yapılamadığı ve hastaya her ilaç kullandırılamayacağı için tanı ve tedavide kısmen zorlanabilir.

Korunmak için aşı yaptırın

Pnömoni mikroplar tarafından oluştuğu için bu mikroplara mümkün olduğu kadar maruz kalınmaması önemlidir. Bunun için kapalı ve kalabalık mekanlardan uzak durulmalı, kullanılan klimaların bakımları yapılmalı, dengeli beslenilmeli ve mevsime uygun giysiler giyilmelidir. Yaşlıların, çocukların ve kronik hastalıkları olan kişilerin grip, Covid ve pnömokok aşılarını yaptırmaları çok önemlidir.

Ellerinizi sık sık yıkayın

Mikropların bulaşmalarını önlediği için zatürreden korunmada elleri sık sık yıkamak da büyük önem taşıyor. Özellikle toplu bulunulan ortamlarda bir yere dokunduktan sonra ve yemeklerden önce ellerinizi en az 20 saniye boyunca sabunla yıkamayı alışkanlık edinin.

Odayı sık sık havalandırın

Bulunduğunuz ortamdaki mikrop miktarının azalmasını sağlayacağı için odanızı her gün en az 3 kez olacak şekilde 15’er dakika havalandırın. Dikkat etmeniz gereken bir başka nokta da, klimaların temizliği olmalı.

Sağlıklı beslenin, düzenli uyuyun

Bağışıklık sisteminizin güçlü olması için dengeli ve düzenli beslenin, uyku düzeninize dikkat edin. 

Sigara ve alkolden uzak durun

 Bağışıklık sistemini baskılayıcı etkileri nedeniyle sigara ve alkolden kaçının.