Araştırmalar gerek dünyada gerekse ülkemizde hem erkekler hem kadınlarda ölüm nedenleri arasında ilk sırayı kalp hastalıklarının aldığını gösteriyor. Kardiyoloji Uzmanları “Daha çarpıcı olan veriler ise; kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde Avrupa ülkeleri arasında hem erkekler hem de kadınlarda ülkemizin birinci sırada yer alması ve hastalık gelişimi için toplumumuza özgü risk faktörlerinin varlığıdır. Kadınlarda kalp sağlığına yaklaşımı daha sağlıklı hale getirebilmek için öncelikle bazı yanlış inanışları düzeltmek gerekir” diyor.

Uzmanlar, kalp ve damar sağlığında toplumda doğru bilinen 4 önemli yanlışı anlatarak, önemli uyarılar ve önerilerde bulunuyor.

Kalp hastalıkları erkeklerin, kanser kadınların hastalığıdır! YANLIŞ

Özellikle meme kanseri ülkemizde her 8 kadından 1’nin kapısını çalmasından dolayı kadınlar için en büyük tehdidi oluşturan hastalık olarak görülse de bu inanış yanlış. Çünkü kalp hastalıkları kadınları meme kanserinden çok daha fazla tehdit ediyor! Üstelik kadınlarda sadece meme kanserinden değil, tek başına meme kanseri de dahil olmak üzere tüm kanser türlerinin toplamından daha fazla ölüme yol açıyor. Örneğin ABD’de her 31 kadından 1’i meme kanserinden, her 3 kadından 1’i ise kalp hastalıklarından hayatını kaybediyor. Ülkemizde de kadınlarda kalp hastalıklarının görülme sıklığı artarken, Türkiye, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da Avrupa ülkeleri arasında başı çekiyor.

Kalp hastalığı yaşlıların hastalığıdır! YANLIŞ

Kalp hastalıklarının görülme sıklığı yaşla artmakla beraber, her yaş grubundan kadını etkileyebiliyor. Ülkemizde sıklığı daha fazla olduğu gibi başlangıç yaşı da daha erken. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, kadınlarda damar sertliğine ait değişimler 30’lu yaşlarda başlıyor ve risk grubundaki kişilerde erken yaşta kalp krizine yol açabiliyor. Şişmanlık, abdominal obezite ve yol açtığı metabolik değişiklikler, kolesterol yüksekliği, yüksek tansiyon ve diyabet derken kadınlarda kalp hastalıkları ve kalp krizi riski artıyor. Özellikle menopozdan sonra risk daha da büyüyor.

“Kalbimde sorun olsa sinyal verirdi!” YANLIŞ

Araştırmalar, kalp hastalığı nedeniyle aniden ölen kadınların yüzde 64’ünde daha önceden hiçbir belirti olmadığını gösteriyor. Örneğin koroner arter hastalığının tipik belirtisi; egzersiz sırasında ortaya çıkan, göğüs orta kesiminde toplanan baskı veya yanma tarzında ağrı olurken, kadınlarda ise nefes darlığı, bulantı, kusma, çene ağrısı ve sırt ağrısı şeklinde olabiliyor. Yine sersemlik, baş dönmesi, baygınlık, üst karın ağrısı, aşırı yorgunluk da kadınlarda sık rastlanan belirtiler. Kadınlar çoğunlukla bu sinyalleri kalp hastalığına yormadığından önlem almakta gecikiliyor. O nedenle 20 yaşından itibaren erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da kolesterol seviyesinin düzenli ölçtürülmesi, açlık kolesterol seviyelerine baktırılması, tansiyon ölçümü ve hekim muayenesi gibi tetkikler hayat kurtarıcı olabiliyor.

 “Kalp hastalığı bizde genetik, önlem fayda etmez!” YANLIŞ

Kadınlarda ve erkeklerde görülen kalp damar hastalıklarının yüzde 90’ından fazlasından alkol, sigara, anormal kan yağları, merkezi yağlanma, stres, sağlıksız beslenme ve hareketsizlik gibi değiştirilebilir faktörler sorumlu. Dolayısıyla genetik faktörler riski artırmakla birlikte bu riskleri azaltabilecek önlemler almak her zaman elinizde. Fazla kilolardan kurtulmak, kalbi vurduğu pek çok bilimsel çalışma ile kanıtlanan sigarayı bırakmak, stresi kontrol edebilip aşırı stresten kaçınmak, sebze ağırlıklı beslenerek hayvansal ve karbonhidrat ağırlıklı gıdalardan uzak durmak, haftada en az 5 gün yarım saat düzenli ve tempolu yürüyüş yapmak riski büyük ölçüde azaltıyor.

Kalbiniz için bel ölçümünüze dikkat!

Kardiyoloji Uzmanları, özellikle bel çevresinin kadınlarda 88 cm’yi, erkeklerde 102 cm’yi geçmesinin kalp hastalıkları açısından önemli bir risk oluşturduğunu vurgulayarak “Karın serbest iken göbek deliği hizasından ölçülmeli, bel çevresi/boy oranınız yüzde 50’nin altında olmalı” diyor.  Kalp sağlığı için bazı biyokimyasal, biyometrik ve yaşam tarzı ile ilgili risk faktörlerini sorgulayarak kısa ve uzun vadeli riskinizi hesaplamanın mümkün olabildiğini belirten uzmanlar “Riskli yaşlara girdiniz mi? Kaç kilosunuz? Vücut Kitle İndeksi’niz kaç? Bel çevreniz kaç cm? Açlık şekeriniz kaç mg/dL? Diyabetiniz var mı? Açlık lipid paneliniz (kan yağları) nasıl? Kan basıncınız nasıl? Günlük hareket seviyeniz yeterli mi? Adım sayınızı ölçüyor musunuz? Düzenli egzersiz yapıyor musunuz ya da haftada en az 5 gün 30 dakika tempolu yürüyor musunuz? Düzenli hekim kontrolü ve hekim tavsiyeleri ile bunları düzeltmeniz kalp sağlığınıza da büyük fayda sağlayacaktır” diyor.