Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar diyabet hastalarında kansere yakalanma riskinin, diyabet hastası olmayanlara oranla daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmalara göre diyabet hastalarında karaciğer kanseri görülme riski diğer insanlara göre 2.5 kat, rahim kanseri görülme riski ise 2.2 kat daha fazla.
Diyabet ile kanser birlikteliği uzun zamandan beri ilgi çeken bir konudur. Yapılan çalışmalar sonucunda diyabetik hastalarda kanser oranının diyabetik olmayanlara göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Günümüzde diyabetli hasta sayısı 424 milyonken bu rakamın 2030 yılında 552 milyon olacağı öngörülmektedir. Kanser ise bir yıldaki ölümlerin yüzde 13’ünden sorumludur. Özellikle kolon, karaciğer, pankreas, böbrek, prostat ve rahim kanserlerinin diyabet ile ilişkisi daha net bilinmektedir. Örneğin diyabetik olan bir hastada karaciğer kanseri görülme olasılığı diğer insanlara göre 2.5 kat; rahim kanseri görülme olasılığı ise 2.2 kat daha fazladır. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2012 verilerine göre yılda 14.1 milyon kişi yeni kanser teşhisi alırken; 8.2 milyon kişi kanserden hayatını kaybetmektedir. 2025 yılında yıllık yeni kanser teşhisi alan kişi sayısının 20 milyona yaklaşacağı öngörülmektedir.
Diyabet tümör hücrelerini çoğaltıyor
Tip 2 diyabette toplam vücut ağırlığı normal olsa bile vücutta yağ dokusu fazlalığı ile orantılı olarak ortaya çıkan ve yıllarca kan şekerini normal tutmaya çalışan insülin fazlalığı görülmektedir. Ancak birey yaşam tarzı değişikliği ile vücuduna yardımcı olmadığı takdirde yıllar içerisinde bu insülin artışı kan şekerini normal seviyelerde tutmakta yetersiz kalmakta ve kan şekerini yükseltmektedir. Diyabette hem insülin fazlalığı hem de kan şekeri yüksekliği tümör hücrelerinin çoğalmasına uygun bir ortam oluşturmaktadır.
Kanser gençleri de tehdit ediyor
Günümüzde beslenme ve yaşam tarzının değişmesiyle artan obezite ve diyabet beraberinde pek çok kanser türünün görülme sıklığını artırmış ve kanserler daha erken yaşlarda görülmeye başlanmıştır. Örneğin geçmişte kolon kanseri daha çok 50 yaş üzerinde görülürken, kolon kanserinin 20-40 yaş arasında görülme oranı yılda yüzde 1.5 oranında artmıştır. Karaciğer, meme, böbrek ve tiroit kanserlerinin de gençlerde görülme oranı yükselmektedir. Bunun yanında diyabetli kişilerde kanser gelişim riski artarken; diyabet kanser hastalarına pek çok açıdan olumsuz etkide bulunmaktadır. Araştırmalara göre prostat kanserinde ise diyabet olmak koruyucudur. Diyabet hastası erkeklerde testosteron düzeyi düşük olduğundan prostat kanseri riski azalmaktadır.
Diyabette kanser gözden kaçabiliyor
Diyabette kan şekeri, insülin, büyüme faktörleri, kronik iltihap gibi pek çok etken kanserin ortaya çıkışını kolaylaştırırken; tedavi yanıtını olumsuz etkilemektedir. Diyabetik kişilerde kanser erken teşhisi amacıyla oluşturulmuş toplum taramaları, hastaların diyabet ve ilişkili problemlerine yoğunlaşıldığından dolayı gerek hasta gerekse doktor tarafından dikkatten kaçmaktadır. Bu taramaların daha az yapılması diyabetik bireylerde erken teşhis şansını azaltmakta ve tanıda daha ileri evre kanser ile karşılaşılmasına neden olabilmektedir. Ayrıca hem diyabet hem kanser olan kişilerde kullanılan kemoterapi ilaçlarının etkileri diyabetli olmayanlara göre daha az görülmektedir.
İdeal kilonun korunması önemli
Diyabetli hastada kanser tedavisi sürecinde metabolik kontrolün iyi olması, bağışıklık sisteminin kanser ile mücadelesinde güçlü kalmasını sağlamaktadır. Kanser hastalığı tedavisinde hastaların yaşayacakları iştah sorunu diyabet tedavisini oldukça etkilemektedir. Kanser tedavisinde temel hedef ideal kilonun korunması olmalıdır.