Bunda pek çok faktörün etkisi bulunduğunu söyleyen uzmanlar sağlıklı bir ilişki için önerilerde bulunuyor.
Değişen roller ilişkinin gidişatını belirliyor
Önceki kuşaklarda ilişki içinde kadın ve erkeğin rolleri daha farklı konumlandırılıyordu, boşanmaya yönelik ciddi tabular vardı, hatta boşanma bir seçenek bile değildi. Günümüzde ise toplumsal olarak boşanmalara bakış açısındaki esneme ve kadının iş hayatında yer edinmesi ile elde ettiği ekonomik özgürlük istenmeyen bir evliliği sürdürme ‘mecburiyetini’ de ortadan kaldırmada çok büyük bir adım. Günümüzde baskın ilişki dinamikleri, değişen roller, bilinçlenme ve bireysel başka pek çok faktör ilişkilerin gidişatında oldukça belirleyici oluyor.
Özellikle hangi faktörler ilişkide çatışmalara zemin hazırlıyor?
Kültürel zemin, düşünceler, deneyimler, beklentiler, değer yargıları gibi pek çok temel konuda farklılıkları olan iki ayrı kişi bir araya geliyor ve sağlıklı, dengeli, uzun süreli bir birlikteliği sürdürmek istiyor. Bu Hollywood sahnelerinin ya da peri masallarının bize sunduğu kadar kolay başarılır bir şey değil. Üstelik tüm alanlardaki çatışmalara ek olarak bağlanma sorunları, sağlıklı iletişim becerilerinin eksikliği, sınır ve rol çatışmaları, aldatma, güvensizlik, ekonomik sorunlar, gerçek dışı beklentiler ve cinsel yaşama dair sorunlar gibi pek çok faktör sıklıkla eşler arası sorunlara kaynaklık ediyor. Ancak bu ümitsizliğe kapılacak kadar da dramatik bir durum değil. Bize o filmlerde sunulan imrendiğimiz tutkulu aşklar- eğer yerine başka temeller atılmazsa- tutku azaldıktan sonra zaten ayakta kalmakta zorlanıyor. Aşkın ve tutkunun önemi yadsınamaz ancak sağlıklı bir birlikteliği devam ettirme söz konusu olduğunda yeterli olmayabiliyor.
Devamlılığı sağlamak için ne gerekiyor?
Araştırma bulguları ve klinik deneyimlerimizi baz alırsak yakınlık kurabilme, güvenli bağlanma, ilişkiye bağlılık duyma, güven, sağlıklı iletişim, etkili problem çözme becerilerine sahip olma ve daha çok sayıda unsur sağlıklı bir ilişki ile pozitif yönde ilişkili olduğunu söyleyebiliriz.
Gerçekten doğru kişi var mı?
“Doğru kişi’ kavramı yanlış değil belki ama oldukça keskin bir tanım. Sanki ‘doğru’ olduğu için o kişi hiç hata yapmayacak, ilişkide hiç sıkıntı olmayacak gibi bir beklentiye, hatta bu beklentinin karşı tarafa bir misyonmuş gibi yüklenmesine yol açabilir. ‘Doğru’ kişi ile bile hayal kırıklığı yaşadıysak ve bu kişi de tekse bundan sonra ne olacak gibi bir kaygı ve umutsuzluğu da beraberinde getirebilir. Oysaki bugün, bu şartlarda doğru bulduğumuz ve bize iye gelen nitelikler yarın biz, karşımızdaki, ihtiyaçlarımız ya da ilişki değiştiğinde anlamını yitirebilir. Mükemmel bir partner ya da ‘sorunsuz bir ilişki’ garantisi yok. Ama elbette daha sağlıklı ve uyumlu bir ilişki için de eş seçiminde dikkat edilmesi gereken noktalar var.
SAĞLIKLI BİR İLİŞKİ İÇİN ÖNERİLERE KULAK VERİN
Kendinizi tanıyın, nasıl ilişki kurduğunuzu, ilişkiden ve partnerinizden ne beklediğinizi anlamaya çalışın. Problemlerin üstünü örtmek yerine bunları açık açık konuşun ve üstesinden gelmek için birlikte hareket edin. Bireysel alanları koruyun ama aynı zamanda çift olarak kaliteli vakit geçirin. İlişkide günah keçisi ilan etmek yerine sorunları ortak bir sorumlulukla üstlenin. Partnerinizi anlamaya çalışın, dinleyin, saygı gösterin. Bazen çok içinde olduğumuzdan, bazen nasıl yapacağımızı bilmediğimizden, bazen bildiklerimiz yetmediğinden uzman desteği gerekebilir. Çift terapisi eğer çok geç kalınmazsa, yani ilişki kangren olmadan önce müdahale edilirse sorunların çözümünde ve genel olarak ilişki doyumunun yükselmesinde çok faydalı bir seçenektir.