Bizi yemeğe motive eden biyolojik ve psikolojik güçlerin olduğunu kavramak önemlidir. Yeme içme arzusunun önüne geçememenin hiçbir olumsuz ahlaki yönü yoktur. Yemek yeme ile kilo alma suçlamalarının son derece zararlı olduğu ve ortadan kaldırılması gerektiği bilinmektedir. Fakat, arzularımızı kontrol altına alabiliriz. İnsanlar genelde bu sorunların çözümü için kısıtlayıcı diyetler uygularlar. Bununla birlikte diyet, paradoksal olarak yeme isteklerini daha da kötüleştirebilir. Belirli yiyeceklerden kaçınma durumu zihnimizde öne çıkarak bu yiyecekleri daha çok düşünmeyi, arzu ve isteğimizi arttırabilir.
Bu sebeple, gerçekçi ve sürdürülebilir beslenme programlarını uygulamak daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. Hedeflere ulaşabilmek ruh halimizi de iyileştirir ve bu durum sağlıklı beslenme alışkanlıklarımıza sadık kalmamızı sağlar. Son olarak, fiziksel açlık ile istek arasında ayrım yapabilmek gıda tüketim kontrolüne büyük oranda yardımcı olabilir. Herkes gibi lezzetli yiyeceklerden tüketirken zevk alabiliriz ve bunu da yapmalıyız. Her durumda olduğu gibi aşırıya kaçmamak adına vücudumuzun tokluk sinyallerini algılayabilmek açlık dışı beslenmenin önüne geçebilmek için önemlidir. Bu yüzden ince kalori hesapları olmadan vücudumuzu tanımaya yönelik sürdürülebilir beslenme modelleri önerilmektedir.